https://figenbegen.com/en 959 0 0

MOTİVASYON

” Sır; işini severek yapmak, mesleğini zevkle icra etmektir.” Bu da motivasyon demektir. Motive olmak, hiç te zor değil aslında. Aynaya bakmak yeterli. Hem haddim olmayan konularda yazmayacağım diyorum, hem de dilimi, kalemimi tutamıyorum. Sanatçıyız ya; konuşur, yazar, içimizden geleni, dürüstçe dışa vururuz. Doğru da yaparız. Çünkü gerçek bir sanatçının görüşü bambaşkadır. Biz sanatçılar; baktığımız nesneyi, rengi, formu, olayı, kişiyi ” görürüz” . Bakmak bir eylem, görmek ise apayrı bir ” yetenek” tir. Gördüğünü uygulamak ise, tam bir yetenek işi. Sanatçı olan kişi, başkalarına göre bu yönden üstündür. Bu yüzden” insan” denen sanat eserine de saygımız sonsuzdur. O insan ki; her sabah uyandığında aynaya bakıp, gördüğüne gülümseyip, ayakta olduğuna, görebildiğine, acıkabildiğine, dokunabildiğine, yepyeni bir günün kendisini beklediğine, yapacak çok işi olduğuna, onları yapacak zamanı ve sağlığı olduğuna şükredendir. Daha ne istenebilir ki? Mutlu olmak için, ekonomik ve sosyal yönden kendinizden daha üstün olanlara imrenmek yerine, sizin şu anki yerinizde olmak için, herşeyini vermeye razı olanları düşünerek, bir kez daha mutlu olmalısınız, şükretmelisiniz. Siz erişemediklerinizi düşünüp, yargılamaya çalışırken, hastanede derdine deva arayan, hastasına kan bulmaya çalışan, ateşi düşmeyen çocuğu için çırpınan, evine ekmek götüremediği için, çöp karıştıran, işi olmadığı için cebindeki son kuruşu kumarda arttırmaya çalışırken, üzerindekileri de kaybeden…kısacası sizden çok daha kötü, çok daha zor durumda olanları düşünüp, şükredin lütfen. Derin derin nefes alıp, içinize dönün, oradaki keşfedilmeyi, sevilmeyi, ilgiyi, farkedilmeyi bekleyen, o çok özel kişiye,” siz’e dönün. Haydi daha fazla bekletmeyin onu. Tebrik edin, yaptıkları, yapacakları, faydalı oldukları, elinden gelenin en iyi şekliyle yerine getirdiği görevleri için, kendi kendine yetebildiği, ” resim” yapabildiği için. İnsan koskoca dünyada, küçücük bir varlık olarak yaşamını sürdürürken, farkında değil ki, hep aynı günde yaşayacak, hep aynı işlevleri tekrarlayacak, her mevsim aynı olarak geri dönecek, ama o; her geçen gün gücünden, kuvvetinden, isteğinden, enerjisinden minik minik kayıplar verecek, gönlünün isteklerine artık yorgun bedeni, zihni izin vermeyecek. O bakımdan hemen hiç zaman geçirmeden, harekete geçip, sevin, kutlayın kendinizi. Siz fark yarattınız hayatınızda, sanatla uğraşıyor, gücünüzü ondan alıyor, o sayede genişleyen, giderek sizin gibilerin çevrelediği ortamınızda, en iyi bildiğiniz işlerden biri için emekleme safhasını geçmek, ayaklarınızın üzerinde durmak üzereyken, izin vermeyin bir başkasının işinize engel olmasına, başka saçma sapan şeylerin bu uğraşınızın yerini almasına.İşe, baktığınızdakini görmekle başlayın lütfen. İçinize, içinizdekine bakın. Bakın o ne istiyor, o an ne yapmak, ne yemek, ne boyamak, nerede olmak, nasıl yaşamak istiyor? Kısıtlamayın, ertelemeyin onu, hazır tam da kıvamındayken. Verin istediğini, gezsin, görsün, çizsin, boyasın. Akşama ne yenecekse yensin, o yemeği yapmakla değil, içindeki isteğini yerine getirirken yorulsun, yorgunluktan resim yaparken tabureden düşsün tıpkı Van Gogh gibi, sevdiği işi yaparken kan otursun gözlerine, yapamadıklarına ağlarken değil. Benliği yemekle değil, emekle doysun. Çünkü siz diğerlerinden farklısınız, baktığınızı görüyor, ona duygularınızı ekleyip, yoğurup, sanat yapıyorsunuz. O belki karın doyurmaz ama ruh doyurur, herşeyden çok mutlu eder, huzur verir, işe yaradığınızı hissettirir, kendinizi sevdirir. Sevmekten, sevdiğinizi söylemekten, kızdığınıza tavır yapmaktan çekinmeyin lütfen. Sizden başka hiç kimse üzemez, yoramaz, sevindiremez sizi. Ne olursa olsun, öncelik sizde olsun. Kendinizi mutlu etmek için başka şansınız yok çünkü. Şimdi tam zamanı. İşe, önce sanat kitaplarını karıştırmakla başlayın, çok yararı var. Renoir’ın piyano başındaki Lerolle kardeşlerin portrelerinde kullandığı pastel renklerin tuvalde uçuşmasını, Manet’nin Olimpia’nın vücudunu sarmalayan teninin yumuşaklığını verişini, Degas’nın bara tutunarak vücütlarını kuğu gibi kullanan bale öğrencilerinin çoşkusunu, Van Gogh’un eşsiz Ayçiçeklerinin güneşe boyun eğişlerini, Morisot’un Beşiğinin bebeksi yumuşaklığını, Delacroix’nın Mezarlıktaki Yetim Kızının korkudan açılmış gözlerinin dehşetini, Egon Schiele’in çirkin kadın figürlerini, Monet’nin Nilüferlerinin inanılmaz renklerinin insanı alıp götürmesini doya doya bir kez daha seyredin, ilham alın, öğrenin lütfen. Onları izlemek, dokunmak, gözlerinizi kapatıp kendinizi tablonun bir yerine yerleştirmek bambaşka bir duygudur. Empati kurmak, çiçek olmak, çocuk olmak, kumaş olmak, çirkin olmak, güzel olmak, boya kokmak, terebentin olmak, olmayınca silinmek, tekrar tekrar boyanmak çok güzel bir duygudur inanın. Eğer bunlar da yetmezse resim yapmanıza, o zaman en başta söylediğim gibi, geçin aynanın karşısına oradaki görüntünüze bakın. O yetecektir, hemen alın kaleminizi, bakın kaşınız gözünüz, dudaklarınız, boynunuz ne orantıda, cildiniz ne yumuşaklıkta, bakışlarınız keskinleşmesin, ne yaparsanız yapın kaçıramazsınız o görüntüyü, o hep orada emrinize amade size hizmet etmeye kararlı, en iyi pozu verecek, tüm benliğiyle portrenizi yapmanıza yardım edecek. En büyük destekçiniz, yardımcınız, yardakçınız, en dürüst dostunuz orada size bakıyor, hem de siz istediğiniz müddetçe. Yorulmadan, bıkmadan, sabırla. Onu, olmasını istediğiniz gibi değil, olduğu gibi, ruhuyla karakteriyle birlikte resmedin. Gerçekçi değil, biraz da duygusal olun, onun yaşadıklarını, hayatının izlerini, çocukluğunu, gençliğini, erişkinliğini, duygularını resmedin. Hayatın o yüzdeki izlerini, neden olduğu sevinç ve üzüntüleri olduğu gibi çizin. Sahte ilavelerden kaçının. Biraz sıkılın, zorlanın, ama çabalayın ve başarın. Başarabilmek için, aynaya değil, gerçeğine dokunun, hep ihtiyacınız olduğu gibi dokunun, hissedin, dinleyin, keşfedin. Biraz gayretle bitirdiğinizde, bakın nasıl da gülümsüyor, mutlu, doygun, zaferden çıkmışçasına kendinden emin. Başardınız, elinize sağlık. Başardınız işte, buldunuz içinizdeki sizi, tanıştınız onunla, bütünleştiniz. Şimdi de sıra, onu dünyaya tanıştırmada. Hoşgeldiniz aramıza.

PREVIOUSNEXT
0 Comments
+ LEAVE A REPLY

CLOSE